Birbirinden farkı olmayan günlük yaşamınızda iki ileri bir geri gitmeye mi başladınız? Diyet yaptınız; kilo verdiniz. Sonra birden ipin ucu nerede kaçtı bilmiyorsunuz ama fazlasıyla kiloları geri aldınız. Medyadan duyduğunuz gördüğünüz tarifleri denediniz; kalori saymaya başladınız. Kendinizi kısıtladınız ama sonra daha çok şeker, karbonhidrat ve yağa yöneldiniz. Enerjiniz yokken spor yapmaya çalıştınız. Hiç hoşlanmadınız, belki daha da çok yoruldunuz. Kendinizi nasıl iyi hissettiğinize odaklanmak yerine size verilen ölçülere göre bir yaşam seçmeye çalıştınız. Bu ölçülere ulaşınca mutluluğun beraber geleceğini düşündünüz. Ulaşamadığınızda da daha çok mutsuz olduğunuzu gördünüz.
Hâlbuki bilmemiz gereken kilolu olmak, her spor dalında başarılı olamamak kişilik kusuru değil, vücut anatomimizin, biyokimyamızın bir sonucudur. O zaman tek yapmamız gereken vücudumuzun biyokimyasını anlamak ve ona göre hareket etmek olacaktır. Bu biyokimyasal farklılığın da genlerimizden ileri geldiğini artık çoğu kişi biliyor. Koşturmacalı şehir yaşamımızın içinde enerji ihtiyacımızı sahte gıdalar yerine doğru besinlerden alsak; moda diyetlerin birinden diğerine geçmesek; herkesin yaptığı değil bizim genetik yapımıza uygun spor dallarını kas profilimize göre planlayarak hayatımıza katsak; reklamlarda gördüğünüz gıda takviyelerini bilinçsizse kullanmadan; yaşamımızı fabrikasyon hale getirmeden bize özgü olan genetik hassasiyetlerimize göre bilinçli tercihleri yaparak yaşamımızı dönüştürmeye başlasak ve sağlığımız için en doğru nefesi almaya başlasak, işte tam o anda her şey yolunda gitmeye başlar.